Kan grubu uyuşmazlığı nedir?
Kan grupları alyuvarların zarında bulunan kan grubu antijenlerine göre belirlenir. A, B ve 0 kan grupları kan transfüzyonu ve organ transplantasyonunda en etkili olan kan grubu sistemidir. Alyuvarların üzerinde D antijeninin olması Rh (+), olmaması Rh(-) olarak ifade edilir. Kan uyuşmazlığı annenin Rh (-), babanın Rh (+) kan grubuna sahip olmasıdır. Toplumda kadınların %15’inin kan grubu Rh(-)’tir. Bu kadınlar % 60 oranında kan grubu Rh (+) olan bebekler doğururlar. Sonuç olarak toplumun yaklaşık %10’unda Rh (-) kan gruplu bir anneden Rh(+) kan gruplu bir bebek dünyaya gelir. Bu gebeliklerde bebeğin kanının bir kısmının anneye geçmesi sonucu annenin bağışıklık sistemi, bebeğin alyuvarlarındaki D antijenine karşı antikor oluşturur. Bu antikorlar bir sonraki hamilelikte anneden bebeğe geçer. Bu bebek Rh (+) yani D antijeni taşıyan alyuvarlara sahipse anneden geçen antikorlar bebeğin alyuvarlarına saldırıp alyuvarların yıkılmasına neden olur. Bunun sonucunda bebekte kansızlık ve kansızlık nedeniyle kalp yetmezliği ve kalp büyümesi görülebilir. Bebeğin karaciğeri ve dalağı daha fazla kan hücresi üretir ve bu, karaciğerde büyüme ve fonksiyon bozukluğuna yol açar. Karaciğerden albumin üretiminin azalması ve kalp yetmezliği nedeniyle akciğer ve kalp zarında sıvı birikimi (plevral ve perikardiyal efüzyon), karın boşluğunda sıvı birikimi (asit), amnios sıvı miktarında artma (polihidramnios), cilt ve barsak duvarlarında ödem görülür. Bu duruma hidrops adı verilir. Doğumdan sonra alyuvarların yıkımı nedeniyle ortaya çıkan bilirubinin aşırı derecede yüksekliği sarılığa yol açar. Bilirubin beyin hücrelerinde şişme ve ölüme yol açar, buna ‘kernikterus’ denir. Bu bebeklerin hemen hemen tamamı kaybedilir.
Rh(-) kan gruplu kadın Rh(+) kan gruplu bir bebek doğurduğu zaman doğum sırasında %16 oranında, doğumdan önce de eğer yeterli kan geçişi gerçekleşirse %1-2 oranında antikor oluşumu görülür. Bunu önleme amacıyla doğum sonrasında ve düşük, kürtaj, dış gebelik, travma, amniyosentez gibi durumlarda ‘anti-D immunoglobulin’ uygulanmalıdır. Bu madde bebekten anneye geçen D antijeni taşıyan alyuvarları bağlar. Bu şekilde annenin bağışıklık sistemi bu antijenlere karşı antikor oluşturamaz. Ayrıca gebeliğin 28. haftasında da indirek coombs test sonucu negatif olan gebeye anti-D immunoglobulinin yapılması önerilmektedir. Bu önlemler sonraki gebeliklerde sorun yaşanmasını %100 olmasa da, büyük ölçüde engellemektedir.
Rh uyuşmazlığı var ise gebeliğin başında ve 28. haftada olmak üzere iki defa kanda ‘indirek coombs’ testi yapılmalıdır. Bu test ile annede D antijenine karşı üretilmiş olan antikorlar varsa saptanır. 1/16 ve üzerindeki değerler anormal olarak kabul edilir. Bu durumda bebekte kansızlık gelişip gelişmediğini saptamak için haftada bir Doppler ile beyindeki orta serebral arterde kan akım hızını ölçmek gerekir. Kansızlık saptanırsa veya ultrasonda hidrops bulguları saptanırsa bebeğe 2-3 haftalık aralarla anne karnında kan (intrauterin kan transfüzyon) verilir.
Hücre dışı serbest DNA testi ile anne karnındaki bebeğin kan grubunu tayin etmek mümkündür. Bebeğin kan grubunun Rh(-) olması halinde bu bebek için risk oluşmayacaktır. İndirek coombs testi yapmaya veya anti-D immunoglobulin uygulamasına gerek yoktur.
Bazen annenin kan grubu Rh(+) olmasına rağmen anne kanındaki diğer antijenlere karşı gelişen antikorlar nedeniyle de bebekte benzeri sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu duruma subgrup uyuşmazlığı denilmektedir. Bunu tespit edebilmek için gebeliğin başında kan grubu Rh(+) olan kadınlarda bile indirek coombs testi istenmelidir. Test sonucu pozitif olan gebede antikor tanımlaması yapılmalıdır. Benzer şekilde yakın takip edip kansızlık gelişirse bebeğe kan vermek gerekir.
Kan uyuşmazlığı İstanbul hakkında daha fazla bilgi almak için Doç. Dr. Çiğdem Kunt İşgüder ile iletişime geçebilirsiniz.